Kayıtlar

Nefsî Mulahazam

 Soru: hocam mutlu musun?      Mutlu olmak için yaşamıyorum. Soru: Ne için yaşıyorusun hocam?      İnsan kalabilmek için yaşıyorum. Soru: İnsanlık nasıl yitirilir?      Hoşuna gitmeyen gerçeklerden kaçıp, kötü hissettiriyor diye gözlerini yumduğunda, hayatı bir masal, ölümü bir kabus saydığında... Soru: Hayat nedir hocam?      Hayat her insanın kendine ait bir eseridir. Soru: Peki ya ölüm?      Esere konan son noktadır. Soru: Ya eser yarım kaldıysa?      Son noktası konduğunda yarım kalan eser hiç başlanmamış bir eserdir. Soru:  İnsan kalabilmek için yaşamak nedir hocam?      Eserime son noktayı koyduğumda, insanlığımı kaybetmemiş olduğumu görmek için fedakarlık yapmaktır. Soru: Bunun için ne fedakarlık yaptınız?      Mutluluğumu feda ettim. Soru: Huzursuz musunuz hocam?      İnsan kalabildiğim sürece huzurluyum. Soru: Mutlu olup insan kalınamaz mı hocam?      Razı olmuş ve olunmuş insana ne mutlu. İnsanlığın kederi mutluluğuma ağır bastı. Soru: Huzur ile Mutluluk bir değil m

Monolitik Bir Kod Tabanını Eklenti Mimarisine Nasıl Dönüştürdüm

Resim
Hiç devasa bir kod tabanını yeniden düzenlemek ve tüm mimariyi yeniden şekillendirmek zorunda kaldığınız bir durumla karşılaştınız mı? *** Bu yazı, Medium.com'da yazmış olduğum ve Better Programming tarafından yayımlanmış olan orjinal hikayenin Türkçeye tercümesidir. Tercümede  Deepl  çeviriciden faydalanılmıştır. Monolitik Bir Kod Tabanını Eklenti Mimarisine Nasıl Dönüştürdüm İlk profesyonel işime başlamadan önce, geliştiricilerin bir başkasının anti-paternlerden oluşan dağınık kodları üzerinde çalışmanın nasıl bir şey olduğunu anlattıkları korku hikayelerini dinlemeye alışmıştım. Sonra, yeni bir Dotnet geliştiricisi olarak ilk profesyonel işimde ikinci görevimi aldım. Bu tam olarak korktuğum şeydi . Figure 1. MS add-in model Yeni işim, mühendislik kural setlerini bir mühendislik uygulamasına entegre etmekti. Uygulama zaten geliştirilmişti ve üç kural seti içeren bir kütüphane ile çalışıyordu. Bu kural setleri, alanın mühendislik analizi için teknik gereksinimleri ve kuralları ta

The Greatest Mystery of Life

The adjective "greatest" is the most subjective word for sure. Commonly, the greatest mystery of life is thought to be about spiritual believes, also may recall occultism a little bit. However, in my opinion, the greatest mystery of life is in the life itself, main subject of biology. Guess what? DNA? No? Just because it is known for so long time? I really don't understand how may people think that the knowledge of DNA and heredity explains the formation of  species. Do not be so quick to judge me. Just think about it. Think about a single cell of which all other cells of  a single body get divided. All of the cells carries the exact same code, which guides them to produce proteins and transforms into what? Innumerable types of specialized cells; neurons, blood cells, muscle cells etc.(1) All these specialized cells come along to form tissues. Think about the brain. It has very specialized parts to handle specific tasks very efficiently. These parts are the advanced compu

Rules-As-Code

As an administrative specialist, who had been exposed to some fundamental problems of administration, I had been aware of the opportunities and the promises the computer science offer; but not just infrastructural benfits of advanced IT systems. Advanced IT systems may offer great advantages over some problems indeed. however, the fundamental problems need to be approached more hypothetically by using theorems and methods of computer science. By considering whole processes, rules, requirements as a logical architectural system that requires to be designed, engineered, tested and debugged, also evaluated in the aspect of UX (user experience). Rules-as-Code (the term also suggested by OECD) is the most interesting concept which is under development by various contributors. It has a great potential to change the process of rule making. Moreover, it makes the system debuggable and simulatable. Makes it possible to deal with fundamental problems, the time and energy consuming bugs. I have a

Why I Love My Job?

I am of the kind whom people tell stories about, the person who has followed his dreams and turned his passion into his profession. Naval architecture has been my passion since I was 8. I was pursuing to figure out how objects behave on the water surface. Whenever I was near to a shore, I could gaze on the vessels sailing through the sea and examine the curves of the boats pulled ashore for hours. I had figured out how an object can floats in the water when I reached my 10s and understand how ships can stand stable on the surface of a liquid when I was 11, following several experiments of my model ships and toys, extremely primitive objects yet sufficiently useful. I wasn't such a promising student during my University semesters. All I focused on was understanding the reasons of the phenomenons, the methods of design processes, engineering approaches and the things I was curious about. Although, I had spent hours in libraries, I had never really considered the exams so much, until

The Power is in Your Dreams

Your dreams are your wind , Blowing your sails through the life, Open your wings and fly , Up into the sky. To See how wide the horizon is, Look around you and open your mind, In your dreams, you see, the power is, Not in your muscles or in your veins... M.Senturk

PUTLARI YIKMAK

Resim
"Artık demir almak vakti gelmişti hayallerden,  Doldururken yelkenlerini gelecek günlerin rüzgarı, haydi vira bismillah! deme vaktiydi gönülden."  02.04.2011 Tarihinde şu sözlerle veda etmiştim hayellerime, hayalperest bir romantik olmaktan gerçeğe dönmeye karar verdiğim zamanda: Açıklamayacağım dostlar sormayın. Birtek ilk darbe vurulduğunda baltanın zarar veremeden geri sektiğini gördüğümde duy gulanır gibi oldum. İlk darbeyi indiren kuzenime, "sen dur bari sahibim vursun. Yüreği el verirse o parçalasın" der gibiydi. Direndi. dayandı. Ben baltamı alıp vurunca, dayanamadı Deniz Kurdu daha fazla, koyverdi kendini. Sonrasında yalnızca eğlenceydi. Parçalarına ayrılırken, özenle üzerinde çalıştığım, artık kaplama altında kalmış kısımlar gün ışığına çıkarken şunu farkettim. Tekne düşündüğümden de beklediğimden de sağlamdı. O kadar suda kaldığı halde, bi kaç ay boyunca da yağmurun altında havuz olduğu halde en ufak bi yıpranma beliritisi yoktu. Var gücümle vurduğum balta