Kayıtlar

dayanamam...

    İster çocuk olsun ister yetişkin. Kimi zaman çok heyecanlanır insan; bir iyilik olsun, güzel bir davranış olsun, bir şeyler başarabilmek için heveslenir, bişileri değiştirebileceğine inanarak azmeder. Güzel bir hayali vardır. Heyecanla sevdiklerinin çok mutlu olacağını düşündüğü şeyler yapmaya kalkar. Sonra, birden yanlış yolda olduğunu fark eder, ya da yalnızca umduğu gibi gitmez her şey. Hayal kırıklığıdır o.     Ben birisinin yüzünde o hayal kırıklığını görmeye dayanamam. Bir çocuğun takdir beklerken yerildiği anda hissettiklerine... Bütün duygusuzluk perdem kalkar bir anda. Yok ben hayal kırıklığı yaşasam önemsemem hiç. Geçer giderim. Belki alaya da alırım. Ama bir başkasının bu duruma düşmesine dayanamam.    Bilmiyorum. üzerinde çok düşünmüştüm zamanında da, neden bu kadar hassasım bu konuda çözemedim hala. Belki hatırlamadığım çocukluk anılarımın arasındadır cevabı. Ben ulaşamadım. Yalnızca böyle hayal kırıklığı yaşayan birisini gördüğ...

deniz kurdu - kaplanıyor

Resim
         İskeleti ters çevirip kaplamaya başladım. Önce halla,etmem gereken birkaç problem vardı. Plakaların her postaya bir şekilde tutturulması geriyordu. Posta çıtaları ince olduğundan çivi uygun olmazdı, özellikle bükülmenin çok olduğu borda plakalarında. Bunun için plakalara çıtaların kenarlarında kalacak şekilde delikler açtım. Daha sonra bu deliklerden geçirdiğim plastik kelepçelerle plakaları tutturabilecektim.        Plakaları yapıştırmak için epoksi ile macun hazırlayıp kullandım. Epoksi hazırlamak biraz zahmetli. doğru oranlarda karıştırmak gerekli. Neyseki aldığım epoksi bidonların ölçekli pompaları vardı.       plakaları bir kenarları tam gelecek şekilde kesip diğer kenarında ise 1 cm kadar pay bırakarak hazırladım. Daha sonra fazlalık kısmını yerinde kestim. Tekne formunu çizerken en çok dikkat ettiğim hususu kaplanacak plakaların şeklinin kağıt üzerinde elirlenebilir olması idi ki bu durum işimi oldukça k...

............

  DON'T  BE AFRAİD TO FAİL        BE AFRAİD  NOT TO  TRY 

Böyle olsun istedim..

Resim
     Bir hayalim vardı benim.  Yelkenlerim rüzgarı yakalayacak, ufukta kaybolacaktım ardımda bıraktıklarımın bakışları arasında. Yeni kıyılar keşfedecek, insana yapılamaz geleni yapacaktım. Bir hayalim vardı benim. Yelken iskotası bir elimde, öbürü dümende,  rüzgarın uğultusunu, suyun hışırtısını dinleyerek,  denizin bağrında yol alırken forsum nazlı nazlı salınacaktı yelkenimin tepesinde...      Pusulam önümde haritalarım yanımda, yoluma yoldaş olanla birlikte bizi bekleyen maceralara kucak açacaktık.. Dragos tepesi dümen suyumuzda kalacak, pruvamız adalara bakacaktı,, adaların da ardına...            Nitekim açılamadım o kadar açığa. Gidemedim Çanakkale'ye.. En fazla Büyük Ada... Ve bir gecemi geçirdim bu teknede, en yakın dostlarımdan M.Ali ile 16 saat kaldık. Bütün gece üşümemek için giydiğimiz can yelekleri ve üstümüze geçirdiğimiz muşambalarla, yastık yaptığımız halatların üstünde yattık...

Bende Kalsın

Resim
   Pek çok ilginç tesadüfle karşılaşıyorum. Bazen öyle ki  kendi kafamda kurduğum dünyada yaşıyormuş hissine kapılır gibi olurum. Burda bunlardan bahsetmek isterdim. Onun yerine, bu güzel tesadüfleri kendime saklayacağım ve burda şu sevimli köpek yavrusu ile aramda geçenleri anlatacağım.    Altınolukta halamların zeytinliğinde mangal yapmış, semaverde çay demlemiştik. Yolun etrafındaki pek çok yavru köpek, bizden bir şeyler kapabilmek için bahçeye dalmış etrafımızda dönüp duruyorlardı. Ara ara kovalıyorduk, ama zaten çok fazla da sokulamıyorlardı.   Karnımızı doyurduktan sonra çay faslına geçtiğimizde yavrular iyice yaklaşmışlardı. Ben de oturmaktan sıkılmıştım. Bi kaç yavru köpeği kovalamaya başladım. Yavruların biri hariç hepsi üst terasa kaçmıştı. Ama birisi önümde koşmaya devam ediyordu. peşinden kovabildiğim kadar kovdum. Eğlenceli gelmişti bana, önümde yavru bi köpeğin pıtır pıtır koşması..   Sonunda bahçenin sonuna vardık. etrafı du...

Deniz Kurdu - iskelet bitti ne yapacağız şimdi ?

Resim
    Teknenin iskeleti bitmiş sayılırdı ufak tefek ayrıntılar dışında. Peki şimdi ne olacaktı ? Bir dönüm noktasına daha varmıştım. Dayım söz vermişti elbet, pencereyi söküp tekneyi birlikte indirecektik. Peki ama tekneyi dışarı çıkartsam da nereye götürecektim. Yapmaya başlarken her şeyi göze almış, karartmıştım gözümü.. Ama şimdi  önümde tüm gerçekliği ile çözülmeyi bekleyen bir problem vardı. Yer yoktu ki hiç. Arka arsadaki bize ait boş köşeye çadır kurmayı planlamaya başlamıştım. Yalnız, üzerinde düşündükçe o kadar da basit olmayacağını fark etmiştim. Ne ebatta olacaktı ki. Çalışmaya yer kalmayacaktı doğru düzgün.. Hırsızlığa karşı nasıl önlem alacaktım.. Ehh ! diyelim tekne bitene kadar ben de bi kenarda yatacak yer açtım.. ama nasıl olacaktı.. Of ! nereden bulaşmıştım bu maceraya.. İşte başka seçenek de var mı ?  var tabi.. teknenin kaplama bloklarını monte etmeden hazırlardım üst katta yine.. Her malzemesi hazır olurdu sonra indirirdim.. Kısa sürede hazır ...

Kim gidecek şimdi ekmek almaya..

Resim
   Bir cumartesi sabahı arabayı servisten almaktı, annaneme bişiler bırakmaktı gibi bir takım işleri hallettikten sonra öğlene doğru eve dönmüştüm. Küçük kardeşim evde tekti. Kahvaltılık çıkartırken evde ekmek olmadığını fark ettim. Eh şimdi kim gidecekti fırına.. Evet kardeşim gitsin bu sefer :)    İkna çabasına başladım: " Murat ! bak evde ekmek yok. kahvaltı yapmak istiyorsan bi koşu ekmek al gel."    Tabi oralı olmuyor. Tabi çizgifilm izlemek varken ne gidecek ekmek almaya. Ama abisi buyruk verince de çok diretemiyor. Mırın kırın. Yerinden kıpırdanıyor. Ama yok yine oyalanıyor sadece. "neyse" dedim. "ben giderim. Hem bisikletle giderim. biraz bisiklet sürerim."    Baktım canlanıverdi. Bisikletle gideceğimi duyunca. Ben gidersem ben de bisikletle gidebilir miyim diye sordu. Bisikletini kendisi indirecekse elbette gidebilirdi. Kabul de etti. Bisikletini merdivenlerden indirmeye başlayınca ben de eve geçtim.    Durdum içerde öylece....