Korku...

 Hepimizin elbet bazı korkuları vardır. Benim de var. Derinden derine hissettiğim, kimi zaman şiddetlenen korkularım var. Çoğu basittir elbet, ama içlerinden birisi içimi sızlatacak seviyelere gelebiliyor. Yükseklik korkusu mu; belki bazen, ama değil.

   Şu kadarcık zamanda birbirinden kıymetli insanlar tanıdım. Bu konuda herkes bu kadar nasipli değildir belki. Gerek yakın dostlarım, ağabeylerim, iş verenim, hocalarım, aile efradım, okul arkadaşlarım, canım gibi seveceğim insanlar var içlerinde. Kuru bir sevgi, yahut sahip çıkma değil bu. Her birisi etrafındaki insanlara değer veren, hallerinden anlayan, dertlerini dert edinen ender rastlandığına inandığımız insanlar. Bir şeyleri daha güzel hale getirmek için çabalayan, yaşama amaçları kazanmaktan, eğlenmekten fazlası olan insanlar.

     Böyle insanlar tanıdığımda hep kendimi borçlu hissediyorum. Bir şeyler yapabilmek, yardım edebilmek, yarar göstermek, sevindirmek; farklı olduklarını hissettirebilmek, saygımı ifade edebilmek istiyorum. Bu insanların var olduğunu bilmenin beni ne kadar rahatlattığını ifade edebilmek istiyorum. Bunların hiçbirini yapamadığımdan, böyle gecenin bir vakti dolduğumda boş sayfalar karalıyorum.

     Korkuyorum.

     Değer verdiğim insanlar için hiç bir şey yapamadan, onları kaybetmek, arkamda bir şey bırakmadan yitip gitmek işte benim korkum. Oysa, şu hayatta belki de tek sevdiğim şeydir, insanlarla paylaşmak. Zaman akıp giderken, her şey ve herkes değişirken, hayatın farklı dönemleri birbiri ardınca koştururken hep hatırlanması gereken bir soru var;, "Ben Neyin Peşindeyim"..

        Günün birinde son noktayı nasıl koyacağım...
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğaya Bakış

Deniz Kurdu / tasarım ve çizim aşaması

Nefsî Mulahazam